4 Kasım 2011 Cuma

YARADILIŞ

İnsan yaşantılarının içine giriyorum boyutlar ve zamanlar beni içine alıyor. Bizzat içindeyim fotoğraftaki zamanın. Küçük kızlar ve annesi, kıskanç kocanın bakışları bunaltıyor kadını. Kadın çocuklarını doğurduğunda kendisi de çocuk, karşısındaki erkeğe tepkileri beyniyle değil içgüdüsel, erkekse kıskançlığının özünün nereden geldiğini hiçbir zaman çözemiyor. Asıl neden var oluş ile gelen bir kısım bilincin damardaki kanla birlikte akması, şartlanmış refleks ama neden refleks olduğu bilinmeden.
     Algı ve çözüm gelişmiş beyinler içinde maddenin ilk hallerine dönüp oradan yeni bir çözümlemeyle gerçeklere yaradılışta var oluşla arayıp bulanda var. Yapay ham bilgiler gelişmemiş kolayı seçen dogmatik beyinlerde. Beyninde oluşturduğu soruyu çok yönlü sorularla araştırmayıp sahip olduğu kısır kültsel cevaplarda arayan bu beyinler acıyı da kendi kendilerinde yaratıyorlar.
     Havalanıyorum ölülerin üzerindeyim.Yaşam boyutları içerisinde neler hissettiklerini acılarını ve zavallılıklarını biliyorum.Her şey aynı yaşamsal kabuller kavramlar içinde insanı insandan çok az şey ayırıyor.Yaşanan hayatlar ve yazılan romanlar hep aynı ne yaşanacak yeni bir hayat ne de yazılacak yeni bir roman var.İnsan beş duyu zincirini kırıp beyninde yeni kapılar açmadığı sürece tüm bilinçaltı şartlanmaları gibi kendisi de tanrısı da ölü.Bakıyorum bazılarının içine şeffaf altındaki yatağın demirleri gözüküyor.Madde insandan daha güçlü.Karısı ve çocukları ağlıyor.Sonra aynadan kendime bakıyorum kendi ruhuma hiçbir şeye karşı isteksizliğim durağanlığım ruhumu görmemi kendi zavallılığımı fark etmemi önlüyor.Acaba göremememin sebebi egom mu durağanlığım mı anlayamıyorum.Savaşta ilk ölen figüranlar gibi sürekli ölmeye mahkum zavallı ruhlar.Etler ısırılası anlamsız etler geçmiş ve gelecek bu etlerin için de mi saklı bilinmeyen ruhların sürpriz partisi gerekli bana davetiyelerini bekliyorum onların.
    Soyaçekim genlerin çatışması .Acaba insana gerçekten insan olmak istiyor mu?İnsan olmaktan bıkan yokluyor araştırıyor fakat kendi içine bükülmekten başka çaresi kalmıyor. Senaryodaki bazı değişikliklerle mutlu olmaya çalışan zavallı organizmalar.Bastığımız, geçtiğimiz organizmalardan farklı değiliz.Her mekanizma gibi yaşamalısın hayatta kalmalısın emrini yerine getiren mekanizmalar.Zavallı beş duyumuzla her zaman çatışan mutsuz,farklı ve yeniyi isteyen tad alınca da sıkılan bunalan bu mekanizma gelişimini bildiklerini zaman mekan ve bilimden alıyor.Genetik ,şartlanma ve kişilik ise bunların gelişimini ivmelendiriyor.Hepsi bu kadar.
   Kavramlar ,kabuller ve ortamlar yerinde yapılıyor.Kitleler kavram yaratıcıları tarafından ağıla sokup çıkartılıyor.Ayrı bir kavram yaratmakta kavram koyucularının elinde sen ise zorunlu seleksiyonlar içerisinde sudan çıkan bir balık gibi çırpınıyor yeni bir akvaryum veya mide için bekliyorsun.
    İlkel gücü elinde tutan kavram ve kabulleri de elinde tutuyor.İşte bu nedenle istedikleri ruhları ve yaşamları yaratıyorlar.Beyine arzuladıkları şeyleri yükleyen bu sistem ,standart yapı taşlarını birleştirip üzerine bitüm dökerek kendi istediği yolun asfaltını döküyor.Yaratıyor ve yönetiyor.

26.07.2001 Lem

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder