29 Mayıs 2012 Salı

Mösyö Poirot


Mösyö Poirot katlarda gezerken tesisat şaftlarının arasında bir cücenin dolaşabileceğini ve labaratuarda hazırladığı özel sivri sinekleri maktülünün üzerine salacağını düşünürken beynindeki kalemleride hızlı hızlı karalıyarak gerçeğin peşinde koşuyordu.
Gerçeklik neydi?Bu soru da cüce ve sivri sinekler kadar önemliydi onun için.Gerçeklik maktülün trajedisi gibi kendi trajedisininde perde üzerine yansımasıydı.Gerçeklik herşeyin üzerine sinen bir sabun tabakası olmasına rağmen Mösyö Poirot anlam denizinin önünü kapayan bu kavrama inanmamak için sanrı denizinde kulaç atmayı seçmişti...

29.05.2012 Lem

13 Mayıs 2012 Pazar

Kör Kuyu



Bir kör kuyu gibi benim sevgilim.
Kuyuda ne var?Bitmiş yok olmuş aşkların büyüsü mü?
Kaygan inleyen ruhlar gerçekliğin altında eziliyorlar.
Kuyunun duvarları terkedilmiş ruhların gözyaşları ile yosunlaşmış.
N+1  olan ben ise kendime yukarıdan bakıyorum .
Kaygan duvarların arasında parmaklarımla tutunacağım delikler arıyorum.
Kalbim kan yerine aşk pompalıyor.
Ellerim yosunları ,ölü ruhları parçalıyor.
Gördüğüm sanrımı? yoksa gerçeklik mi?
Yada benim kendi yalanım mı?
Olsun zaten herşey kendi sanrısının içinde yalan değil mi?
Bırakın bu da benim yalanım olsun.
Lem
Mayıs 2012