27 Ekim 2018 Cumartesi

Madde

Eğer renk yalnızca retinaya bağlı bir duyumsa (doğa bilimlerinin sizi kabul etmeye zorladığı gibi), o takdirde retina üzerine düşen ışık ışınları renk duyumunu üretir. Bu demektir ki, bizim dışımızda, bizden ve bizim zihnimizden bağımsız olarak, bir madde hareketi vardır, diyelim ki belirli bir uzunluk ve belirli bir hızda retinaya etki eden eter dalgaları renk duyumunu üretir. Doğa bilimlerinin sorunu ele alışı tastamam budur. Farklı renk duyumlarını, insan retinasının dışında, insanın dışında ve ondan bağımsız olarak varolan ışık dalgalarının farklı boylarıyla açıklar. Bu materyalizmdir: Duyu organlarımız üzerinde etkide bulunan madde, duyumları üretir. Duyumlar, beyine, sinirlere, retinaya vb.ne yani belli bir biçimde örgütlenmiş maddeye bağlıdır. Madde birincildir. Duyum, düşünce, bilinç, belli bir biçimde örgütlenmiş maddenin en üst ürünleridirler.
Mıknatısın bir ruhu olduğunu (Thales’in ifade ettiği gibi) söylemek, onun bir çekme kuvvetinin olduğunu söylemekten daha iyidir; kuvvet, bir tür yüklem olarak ileri sürülen, maddeden ayrı bir tür özelliktir –ama diğer taraftan ruh, bu hareketin kendisidir, maddenin doğasıyla özdeştir.” Engels tarafından onaylanarak alıntılanan Hegel’in bu değinmesi, derin bir fikir içermektedir: hareket ve enerji maddeye içkindir. Madde kendinden hareketlidir ve kendi kendini örgütler.






7 Ekim 2016 Cuma

Meryem

Tapınak fahişeleri tanrının eşleri sayıldığı ve bu hizmeti tanrı adına yaptıkları düşünüldüğünden dolayı tapınak kurallarına göre tapınağa gelen erkekler tarafından döllenen rahibelerin çocukları tanrının çocukları olamayacağı,sistemin doğru işlemesine zarar vereceği düşünülerek doğmadan öldürülmekteydi. Meryemin tanrı tarafından döllendiği kabul etmek çocuğunun öldürülmemesi için kaçarak İsa'yı doğurduğu kabul ediliyor.İsa'nın tanrının oğlu olduğunu ve Meryem'in tanrı tarafından döllendiği kabulü gerçeğin belli bir yüzünün dışa vurumu,diğer yüzünün saklanmasından başka nedir ki?
Selamlar.

19 Aralık 2014 Cuma

Devrimci

Devrimci

Devrimcinin hatası halk dediği kitleye olan güvenimidir?Halk Pavlov'un köpeklerinden farksız ,çıkar ve düşünden ırak reflexleri ile  hareket eden toplu organizmadır diyebilirmiyiz?Genel olarak bu organizma durum hareketi yaparak yaşamını devam ettirir.Devrimsel entelektüel birikime sahip olmayan halk güruhu Nasrettin hocanın fil hikayesinin benzerini devrimcilere yaşatır mı?Halkın yaptığı şartlanmasının yarattığı benin güce yakın yaşamalısın a bağlı yarattığı refleks midir? Devrimci  halkın değil kendi kurtuluşunun profilini çizmek ister.Devrimci devrim yapsa dahi devinip bükülüp şekil değiştirme potansiyeli olmayan birikimsiz halk yüzünden faşist olmaya mahkum mudur?

Lem-Tanga
Aralık-2014

9 Aralık 2014 Salı

Sen Acısı

Sen Acısı

Neyi tutsam elimde kalıyor.
Aşkı tutsam,seni tutsam.
Elimde tuttuğum kızgın,kıpkızıl bir gül demeti.
İçinde en kor olanı sensin.
Seni alıp çıplak vücuduma sürüyorum.
Elimdeki gül sensin.
Peki ya vücudumdaki ve beynimdeki acı?
Katlanmışım acıya,yorgunum.
Seni seviyorum

Biliyorum.

Lem-Tanga Aralık 2014

18 Temmuz 2013 Perşembe

Sicim

Sicim

Konuştuk,tartıştık.
Dinamiği seçtik.
Zaten şimdilik başka alternatifimiz de yok gibi.
Sicim teorisini uygulamaya çalışıyoruz.
Salınım halindeyiz.
Görselde biçimli,
İç dünyada biçimsiz salınım istekli.

Lem 19.07.2013

10 Temmuz 2013 Çarşamba

YER DEĞİŞİMİ

YER DEĞİŞİMİ


Makro mikronun görünümünü kapatırken mikro sanrılaşıyor.
Algı düzlemi içerisinde mikro ve makro sürekli yer değiştiriyor.
Bilinç varlığını algı düzleminde gerçekleştiriyor.

10.07.2013
Lem



29 Mart 2013 Cuma

Koşmak





Kelimeler kifayetsiz.
Anlam arayışı yok.
Kıpkızıl bir güneşin altında önümde açık mavi bir deniz.
Göğsüm çıplak ellerim kumlara gömülü
Bağıra bağıra.
Ağlamak istiyorum.

29.03.2013