İnsan karnını doyurup normal yaşama fonksiyonlarını yerine getirdikten ve beş duyusunun bilinçli veya bilinçsiz düzeyde önüne geçtikten sonra bir bilinç düzeyi oluşturmuş bu bilinç düzeyi ile hayat içerisinde anlam aramaya başlamıştır.
Dogmatik bilincimiz ve öğrenmiş olduğumuz şartlanmalar algılama ve yaşamsal bilinç düzeyimizi oluşturmaktadır. Bilinç dediğimizde ,bilinçaltı şartlanmalarımızın bize oluşturduğu görsel fotoğraflar.Bir resme bakışımızda bilinç altından baktığımız fotoğraf aslında gerçek görüntü bu da şartlanmanın bir parçası. İlişkilerdeki tutarsızlıkda bu nedenle oluşmakta.İki kişi aynı fotoğrafa bakıyor fakat bilinçteki görüntüler farklı olduğu için iletişim kopukluğu yaşanıyor.İlişki bilinçli bir halüslasyon hali.Bireyler aynı anda bu koşulu sağlıyorsa keyifli (mutlu) veya anı anlamlandırıyor görünüyor.Bunun böyle olmasını vücutta üretilen bir kısım hormon veya doğal keyif alıcılar sağlıyor.Bilinç stabil algılarında kaldığında veya kendini çatışmalar içinde tuttuğunda keyif veya zevk halleri ikinci planda kalıyor.
Birey kendine dönüp yaşadığı ortamı biçimlendirerek anlamı ;şartlanmalarla oluşturulmuş bilincini beş duyusu ile eş güdümlü (egonunda kullanılarak) çalıştırarak bulmaya çalışıyor. Bireyin anlamı oluşturacağı biçim ise ; zaman , mekan ve bilinç düzeyimize göre değişken.Kısaca dogmatik yaşamalısın emri her insanın kendi bilinç düzeyinde yoğrularak yaşama şartı haline getiriliyor ve insan burada anlam arıyor veya maddeye anlam yüklüyor.Yine istekli ve bilinçli bir halüslasyon hali.Bana göre insanda bunu yapmak zorunda çünkü yetersizliğimiz kendi trajedimizi yaratıyor .
15 NİSAN 2009-ANKARA-Lem