Parmaklarını şaklattı.Şak şak otuz iki taş şak sesi çıktığında çok şaşırmıştı.Hatta apış arası bile apışıp kalmıştı.Hemen damarlı egoları zonklamaya başladı ve bunun ona tanrı tarafından verilmiş bir meziyet olabileceğini bütün kılcal damarlarında hissetti.
Kendi kendine bu yorumları yaparken yavaş yavaş bilinç altına dalmaya başladı,bilinç altının altı pişik yapmış yanmayla karışık zonkluyordu.Zonk hayda bre zonk.Gözlerini kapattı çömeldi,oturup ellerini kavuşturdu.Belki ellerini şaklatmasında olduğu gibi başka başka meziyetleride mevcuttu bilmiyordu bunları.
Hayale daldığında parmaklarını şaklatan bir grup çingene gördü.Bunlar erkek çingenelerdi.Tam otuz iki adettiler.İşin en ilginç tarafı ellerini şaklatmalarıyla ortaya çıkan dansöz dans ederken şarkı söylüyor,yemek yiyor ve tuvaletini yapıyordu.Hayalinde kendisi de şaşırmıştı bu işe ;çok fonksiyonlu dansöz dedi içinden.Tıpkı cep telefonu,buzdolabı,televizyon gibi bu dansözünde birçok özelliği vardı.Çok fonksiyonlu demek aynı anda birçok işi yapabilme anlamına geldiğini biliyordu.Özellik ile fonksiyonellik ayrı anlama gelmekteydi fakat amaç işe yaramaksa hiçbiri elle tutulur bir özellik değildi.
Daha sonra çingenelerin yanından ayrıldı ve yürümeye başladı.Yolun kenarında yatan aslanları gördü.Erkek aslanlar kuyruklarını kırbaç gibi şaklatıyor şak şak sesleri çıkartıyorlardı.Dişi aslanlar için çekici bir ses olan bu ses antilop,zebra ve yaban öküzleri için de çekiciydi.Zebra ve antiloplar sesin çıktığı yöne yoğun içgüdüsel cinsel bir arzuyla yanaşıyorlar her seferinde aslanlar tarafında parçalanıyorlardı.Parçalanacaklarını bildikleri halde bu yoğun tutkunun önüne geçemiyorlardı.Aslanlar onları tam otuz bir parçaya ayırıyorlar birde başlarıyla bu tam otuz iki oluyordu.Tıpkı otuz iki parçadan oluşan bir sakatat gibi.Ama bunda sakatat ta olduğu gibi dalak ,böbrek,beyin ,ciğerler diye ayrılmıyor bazı parçalar iç içe kabul ediliyordu.Mesela böbreklerle beraber ciğerler bir,kafayla boyun bir olarak kabul ediliyordu.Bu kabulü her aslan kendisi için özel olarak geliştirebiliyor kendi aralarında ortak kabullerde yapabiliyorlardı.
Aslanların yanından ayrıldıktan sonra bir grup ren geyiğini gördü.İki erkek ren geyiği bir grup dişi ren geyiği için kavga ediyor boynuzlarını birbirine vurduklarında şak şak diye ta aşağılardan ve vadi diplerinden de duyulabilecek sesler çıkartıyorlardı.Dişi ve yavru ren geyikleri karşılaşmayı uzaktan izliyorlar bir yandan da vücutlarından gaz çıkartıyorlardı.Kavgayı kazanan erkek ren geyiği en iyi gaz çıkaran dişiyle ilk çiftleşmesini gerçekleştirecekti.İnsanlar için iğrenç olarak kabul edilebilecek bu davranış ren geyikleri için çiftleşmenin ana özelliklerinden biri olarak kabul edilmekteydi.Buda hayvan familyası ile insan familyası arasında kavramsal bütünlükler olduğu gibi ilginç farklı kabuller olduğunu da gösteriyordu.İnsanın anlam diye kabul ettiği kendi kültürüne ait ahlaki,dini,mitsel çoğunlukla saçma kabul edilebilecek şartlanmaların bir sonucuydu.Ne yazık ki hayvanların böyle şeylere ihtiyacı yoktu.
Hayal aleminden yavaş yavaş uyanmaya başladı. Kendini incelediğinde rüyada gördüğü canlılara oranla elle tutulur bir özelliği olmadığını,şaklatma olayının hayalinde yarattığı cinsel kökenli bir etkileşim mi yoksa sadece ruhani bir olay mı olduğunu düşündü.Tam bu sırada yanından aşağı dökülen taşların şakırtılarını duydu.Taşların yanına gittiğinde otuz iki adet olduklarını gördü ve kendi kendine ‘otuz iki adet şak eden taş’ dedi.
15.05.2011 Lem